Yaratıcı Yıkım
13 Ekim 2023 Cuma
Yaratıcı Yıkım deyimini ilk kullanan Karl Marx olsa da bu kavramı ete kemiğe büründüren Avusturyalı ekonomist Joseph Schumpeter’dir.
Karl Marx’ın çalışmalarından türettiği ve bir ekonomik inovasyon ve iş döngüsü teorisi olarak popülarize ettiği ekonomideki bir konsepttir.
Schumpeter Yaratıcı Yıkımı, “ekonomik yapıyı sürekli olarak içeriden değiştiren, sürekli olarak eskiyi yok eden, sürekli olarak yenisini yaratan bir endüstriyel mutasyon süreci” olarak tanımlamakta. Marx ise yaratıcı yıkımın, kapitalizmin kendi çelişkilerini ve krizlerini çözmediğini, sadece bunları başka ülkelere taşıdığını söylemekte.
Schumpeter’e göre piyasada asıl önemli olan rekabet, birbirinin aynı mallar üreten firmalar arasındaki fiyat rekabeti değil, mevcut firmaların varlıklarını tehlikeye düşüren rekabettir.
Schumpeter süreci tanımlarken “mutasyon” kelimesini kullanmakta. Mutasyon, canlıların bir kaza sonucu DNA dizininin değişmesi anlamına geliyor. Bu kaza sonucu eskisine benzer ama farklı özellikleri olan yeni bir canlı ortaya çıkıyor. Burada yanıtlanması gereken iki soru var: Birincisi, yenisi eskisinden mutlaka daha mı iyidir? İkincisi, eskisi yenisine dönüşmeden hayatiyetini sürdüremez mi?
Cevap: Yeni, mutlaka daha iyi değildir. Eski canlı (firma) kazanın yarattığı fırtınayı atlatabilirse, mevcudiyetini güçlü ve yararlı olarak sürdürebilir. Kısaca “mutasyon” süreci kimisi için olumlu, kimisi için ölümcül bir döngüyü işaret ediyor.
Online alışveriş, perakende sektöründe son 20-30 yılın en büyük “yaratıcı yıkımı”dır. Eskiden kısıtlı bir miktarda telefonla yapılan yemek siparişleri online haline gelince patlama göstermiştir. Bu değişimi, insanları eve hapseden pandeminin hızlandırdığı da kuşkusuzdur.
“Yaratıcı yıkım” kavramına göre teknolojik değişim süreci yenilikler tarafından sürdürülen yaratıcı bir süreçtir fakat bu süreç aynı zamanda “yıkıcıdır” zira bu süreç kaynakların firmalar, meslekler, sanayiler ve hatta ülkeler arasında yeniden dağılımını öngörür. Bu sürece ayak uyduramayanlar yok olacaktır.
Bu yaratıcı süreç ne kadar yıkıcı olmuştur? Mesela kaç mağaza “online” yüzünden kapanmıştır? Ya da büyütülecekken büyütülmesinden, açılacakken açılmasından vazgeçilmiştir.
Online yemek siparişleri artınca lokantalar kapanmış mıdır? Yoksa mutfağı büyütüp oturma alanını küçültmüş ve kârlılığını artırmış mıdır?
Online öğrenim, yüz yüze eğitime ne kadar darbe vurmuştur? Kapanan özel okullar, birer “yaratıcı yıkım” kurbanı mıdır?
Gazeteciliğe gelirsek “kâğıda basılmış gazeteler” ciddi yıkıma uğramıştır. Tirajlar yerlerde sürünmektedir. Ama gazetecilik bitmemiştir. Aksine internet sayesinde “tek kişilik gazete” şeklinde yepyeni bir özgür medya türü doğmuştur.
Ölçek ekonomileri sebebiyle, bugün birçok endüstride rekabet, pazar payı için değil pazarın bütünü için yapılmaktadır. Kazanan pazarın tamamını ya da en azından çoğunu almaktadır. Bu durum, çok açık bazı ekonomi politik farklılıklar doğurmaktadır.
Yaratıcı Yıkım teorisine göre daha iyisi geldiğinde şirketler yıkılmalıdır. Örneğin devlet DVD’ler ortaya çıktığında DVD üreten firmalara karşı video kaset üretenleri ya da polaroid fotoğraf makinasını üreten firmayı dijital fotoğraf makinası üreten firmalara karşı korumamalıdır.
Optisyenler açısından sürecin nereye evrileceğine kimin karar vereceğinin ip uçları bu teorilerde gizli.
Hakan Ertunk
Gözlükçü
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Kaynak Wikipedi & Ege Cansen
kaynak: https://optisyeninsesi.com/yaratici-yikim/