Yaratıcı yazarlık
14 Ekim 2023 Cumartesi
Yazmayın! Önce yazmayın. Nasıl olsa bir gün yazarsınız. Önce hayatın içine karışın. Gözlemleyin, biriktirin, süzün, geride kalanları yazın. 3 değişik şekilde yazın. Aynı konuyu bir kendi anlatımınızla, iki kahramanın gözüyle, üç dışardan birinin gözüyle yazın.
Sık sık saatine bakarak konuşan bu uzun boylu, krem dar pantolonlu, mavi yakasız keten gömlek üzerine giydiği gri yelekli Adam’ın bir gözü dışarda elinde kitaplarla kendisine hayran hayran bakan güzel bir kızın üzerinde. Kıza bakarken gülümseyen yüz, bizim üzerimize yöneldiğinde asık bir surata ve anlaşılmaz bir ciddiyete bürünüyor.
Sanki 10 derste yazarlık ilanları hazırlayıp, çingene mahallesi dahil her yere kendi yapıştırmadı? Biz zorla geldik, ”Hadi bizi yazar yap ”dedik. Adamda bizimle rica minnet uğraşıyor işte. Diğer 4 kursiyeri bilmem ama resmen güzel bir kız uğruna baştan savuşturuluyoruz. Ben nerden biliyorum? Ben bilirim . Çünkü bu yollardan ben de geçtim. Hem kursiyerlerin en yaşlısıyım, hem de bir vida taktıracak güzel bir kız yüzünden progressiv alabilecek bir müşteriyi feda etmiş insanım. Ben bilmem mi?
Bir ikinci dersine daha girmeyeceğim bu adamın öğretilerini gündelik hayata uygulamak üzere dersten ilk çıkanlardan biriyim.
Eski hat boyunda yazarlık atölyesinde aradığını bulamamış biri olarak yürürken ışıkları açık olan 3 Hürel emlak dükkanına giriverdim.
Üç ayrı masada nadiren bir arada görebileceğimiz 3 ortak da bilgisayara gömülmüşler. Kapıya en yakın olan Kudret abiye…
Niye buranın adı 3 hürel ? diyorum. Eskiden bu isimde bir müzik grubu vardı. Ondan mı etkilendiniz?
Soyadımız Hürel dedi Kudret abi. Üçümüzde amca oğluyuz. 4 kişi olsaydık 4 Hürel koyacaktık.
Neyse.. neyse .. Beni fazla oyalamayın. Yaratıcı yazarlık dersinden geliyorum. Şimdi bana sahip olduğunuz ilk gözlüğü anlatın bakalım diyerek üçünün de ortasında yer alan müşteri koltuğuna oturuyorum.
Vahap abi,
Ne diyon oğlum sen ? diyor.
En yaşlıları Mümtaz abi de meraklı
Ne gözlüğü muhterem?
Ya işte bir yazı yazmam lazım. Yaratıcı yazarlık dersinden geliyorum. Adam, izle, gözle, tart, düşün, yaz dedi. Ben o kadar uğraşamam. Nobel alacak halim yok. Şimdi siz bana ilk sahip olduğunuz gözlüğü, gözlüğe sahip olunca hissettiğiniz duyguları falan anlatacaksınız. Bu kadar.
Valla yeğenim dedi kudret. Elinde oynadığı zarlarla kafasını kaşıdı. Galiba yine bir kare kurmuştuk. Ortada büyük bir para vardı. İşte 40 yaşlarında falanım. Bir ara elimdeki kağıtları görmekte zorlandım. Bir ileri bir geri uzatıyorum. Pompacı Cemil vardı. Şel de çalışırdı. Ona dedim,
Şu ışıkları biraz açsana. Göremiyorum kağıtları .
Cemil, ışıkları açacağına bir yakın gözlüğü getirdi. ”Bunu tak ”dedi. Anaa bir baktım, Kağıtlar, sayılar büyüdü. O gün bu gündür takıyorum. Anlayacağın benim ilk gözlükçüm pompacıdır dedi.
Hep beraber güldük.
Vahap, Pompacı hala yaşıyor mu Kudret ? diye sordu. Konu karışmasın diyerek sözünü kestim.
Vahap abi sen anlat. İlk gözlük, ilk heyecan.. Yakın, uzak fark etmez.
Vahap abi, ayağa kalktı. Bir iki esnedi. Yürüdü..
Ne yakın gözlüğü lan? dedi. Ben bunlar gibi moruk muyum? Lazım olursa bunlardan birinden alır bakarım.
Sonra kıvrak bir bel hareketi ile dönerek,
Ama bak ilk güneş gözlüğümü anlatırım. Hiç unutmam bir gün bir manita yapmışım. Görsen varya ilik gibi. Biraz yaşı var ama zengin karı. Kuaför. Elimi cebime attırmıyor.
Akraba ortaklarına dönüyor.
Yavuz’u tanırsınız. İnşaatçı.
Hı hı.. deyip kafa sallıyorlar.
Askerden sonra bu adamın ayak işlerini yapıyorum. Şantiyeye uğrayacam diyerek Şirketin arabasını aldım, manitayla Kumkapıya gittik. Yedik, içtik. Kadın hesabı ödedi. Kafamız bi dünya. Gülüyoruz. Kadının kafasına taktığı büyükçe bir güneş gözlüğü vardı. Onu aldım. Makara olsun diye gözüme taktım. Sarmaş dolaş dışarı bir çıktık, Pat. Yavuzla burun burunayız. Piç beni tanımadı. Özür dileyip yol verdi. O günü, o gözlüğü, o manitayı unutamam kanka!
Ellerini dizlerine vurarak kahkalar eşliğinde anısını anlatan adamı gençleştirdim iyi mi? Benden 15 yaş büyük adam, kanka diyerek benimle akran oldu.
Mümtaz abiye baktım. Elindeki tesbihi masaya koyarak Hiç duraksamadan konuya girdi.
Hiç unutmam muhterem dedi. Gömlekçi Selman Efendi ile Fatih camiinde ikindiyi eda ettik.Dışarı çıkıyorduk, Selman Efendi,
Tesbihim kırıldı. Bir tesbih alalım diyerek bahçenin duvarında tesbih, kitap, koku satan bir muhterem yöneldik.99 luk 2 tesbih aldı. Birini bana hediye etti. Sonra tezgah sahibi şalvarından çıkardığı bir gözlüğü Selman efendiye uzattı
Hacım dedi. Bu gözlük yeni geldi. Böyle katlanabiliyor. Kuranı daha rahat okursun. Selman efendi , nazlanmadan alıp taktı,
Ala..Ala dedi. Katlayıp kutusuna koyarken de Mümtaz Efendi, ”seninde bir yakın gözlüğü kullanma zamanın gelmedi mi? ”
Gözlerim iyi gördüğü halde arkadaşımı haklı çıkarmak için
Tabi ya, hep aklımdaydı. İyi olur deyip en düşük numaradan bir gözlük aldım. Karşılıklı hayır duayla ayrıldık. Geçen sene vefat etti. Allah rahmet eylesin.
Hep beraber rahmet dilediler.
ben de teşekkür ettim.
Bu yaratıcı yazarlık konusunda ilk deneyimim Miümtaz abi. Nazlanmadınız. Teşekkür ederim diye toplanırken MUmtaz abi,
Muhterem dedi. Şu yaratıcı lafını etmesen. Sadece yazarlık de geç işte. Celle celalüden başka yaratıcı yoktur. Akşam akşam şirke düşmeyelim.
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/yaratici-yazarlik/