İşsiz Optisyenler ve İstihdam Araştırması
1 Eylül 2020 Salı
OPTİSYENLERİN İŞSİZLİĞİ VE İSTİHDAM POLİTİKALARI
-Hümeyra Erol-
*Anadolu Üniversitesi ÇEKO Yüksek Lisans Öğrencisi
Öz
Son yıllarda oldukça popülerleşen mesleklerden biri haline gelen optisyenlik, özellikle kontenjan sayılarındaki artışla birlikte çok fazla mezun vermeye başlamıştır. Arz talep dengesinin kurulamadığı bu durum sonucunda optisyenlik bölümü mezunları işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Mevcut istihdam politikalarının yetersiz kalmasıyla birlikte, mezunlar başka alanlara yönelmekte veya iş gücü piyasasından çekilmek zorunda kalmaktadır. Bu araştırmanın amacı, optisyen işsizliğinin nedenlerinin araştırılarak, işsizliğin önlenmesine yönelik istihdam politikaları incelemeye yöneliktir. Araştırma sonucunda, her yıl talebin çok üzerinde mezun verildiği ve bu kişilerin istihdamına yönelik mevcut politikaların yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın optik sektörüne katkısı olarak, dernek faaliyetlerinin yetersiz olduğu ve güncel istihdam politikaları üretmeleri gerektiği gündeme gelmiştir.
- Giriş
İşsizlik olgusunun ekonomik, sosyolojik, psikolojik birçok nedeni ve sonucu vardır. Bir ülkenin en temel problemlerinden biri olan bu olgunun azaltılması ve istihdamın artmasına yönelik politikaların tasarlanması gerekmektedir. Son yıllarda oldukça popülerleşen bir meslek haline gelen optisyenlik, çok tercih edilen bir bölüm haline gelmesiyle birlikte ihtiyacın çok üzerinde mezun vermeye başlamıştır. Bu araştırmada üç etkenden (mezun sayısı, teknolojik gelişmeler, zincir mağazalar) hangisinin daha baskın bir şekilde optisyenler üzerinde işsizlik ve istihdam problemi doğurduğu araştırılacaktır ve bu sorunların çözümünde bir model önerisi olarak sunulan optometri uygulamasının getirilmesine yönelik eleştirel bir çalışma yapılacaktır.
Optisyenlik bölümünün yakın geçmişteki durumunu ele alırsak; 2012 yılına kadar sınavsız geçiş hakkı bulunurken, 2012 yılı Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında alınan karar ile 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren sınavla öğrenci alınmasına karar verilmiştir. Optisyenlik bölümü artan talepler doğrultusunda birçok üniversitede açılmaya başlamıştır. 2010 yılında 175 olan kontenjan sayısı 2017 yılına gelindiğinde 3372’yi bulmuştur. (Taşyürek, 2015) Optisyenlik bölümünün yakın geçmişteki durumunu ele alırsak; 2012 yılına kadar sınavsız geçiş hakkı bulunurken, 2012 yılı Yükseköğretim Genel Kurul toplantısında alınan karar ile 2013-2014 eğitim öğretim yılından itibaren sınavla öğrenci alınmasına karar verilmiştir.
Birçok vakıf ve devlet üniversitesinde oldukça fazlalaşan kontenjanlarla birlikte ihtiyaç duyulan iş gücünün üstünde bir mezun sayısına ulaşılmıştır. Böylece optisyenlik için işsizlik ve istihdam sorunu ortaya çıkmıştır. Ancak işsizlik olgusunun sadece artan mezun sayısı ile açıklanmasının yeterli olmadığından yola çıkılarak; dernek birliğinin yetersiz olup olmadığı, teknolojik gelişmelerin ve zincir optik mağazaların sayısının artışının da etkili olup olmadığının araştırılması bu çalışmasının temel amaçlarından biridir.
- Kuramsal Çerçeve
2.1 Optisyenlik Mesleği İle İlgili Temel Teknik Terimler
2.1.1 Optisyen
Gözlük dahil çeşitli optik gereçleri (teleskop, mikroskop, fotoğraf makinesi gibi merceklerle yapılan cihazları) yapma ve satma yetkisine sahip olan optisyenler “Görme Sağlığı Teknisyenleri’dir.” (Aksak ve Küçüker, 2005). Bu bağlamda optisyenler göz hekimleri tarafından tanısı koyulan hastalara, reçetelerine göre görme bozukluklarının giderilmesi veya hafifletilmesi için kullanılan optik gereçleri (gözlük, kontakt lens vb.) hazırlamak ve uygulamakla sorumlu olan kişidir. Optisyenlik bölümünden mezun olan kişilerin istihdamında farklı seçenekler mevcuttur. Optisyen unvanı ile kendi optik mağazalarını açma fırsatları olduğu gibi bir optisyenlik müessesesinde mesul müdür olarak da çalışabilirler. Optisyenler gözlük yapan ve satan işletmelerde görev yapmaktadırlar (Özdemir ve Kabak, 2018). Ayrıca son yıllarda birçok özel hastane göz hekimi yanında görevlendirmek üzere optisyen istihdam etmektedir.
2.1.2 Gözlükçü
30.12.1940 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3958 sayılı “Fenni Gözlükçülük Hakkında Kanun ile birlikte gözlükçülük meslek eğitimi ilk kez tanımlanmıştır. Bu kanuna göre bir gözlükçüde en az 4 yıl çalıştığını belgeleme ön şartıyla birlikte Sağlık Bakanlığı’nın yapacağı sınavda başarılı olanlar gözlükçülük ruhsatnamesi almaya hak kazanabilmişlerdir. (Kabak ve Özdemir, 2018) Ancak sağlıkla ilgili bir branş olan gözlükçülüğün daha detaylı öğrenilmesi gerektiği ve bir üniversite programı olarak yer alması gerektiği kararı 1989 yılında verilerek ön lisans optisyenlik bölümü açılması planlanmıştır. Bu karardan hareketle 1992 yılında ilk optisyenlik bölümü açılmıştır.
2.1.3 Optometrist
Türkiye’de optometri eğitimi verilmemektedir ancak optometri uygulamasının gelip gelmemesi ile ilgili birçok tartışma yaşanmaktadır. Bu tartışmaları anlayabilmek için öncelikle optometrist’in görev tanımını yapmak gerekmektedir, Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun yayınladığı Ulusal Meslek Standartı kapsamında optometristin tanımı; otonom olarak oküler tetkik hizmetleri ve optik teknolojisi hizmetleri veren, gözün refraktif gücünü ölçen, görme kusurlarının sebeplerinin tespiti için gerekli cihazları, tetkik amaçlı ilaçları ve teknikleri kullanan, görme cihazı reçetesi düzenleyen, hastayı bu konuda bilgilendiren, tespit edilen kusurları gözlük, kontakt lens, diğer görme cihazları ve göz egzersizleri ile düzeltilmesi işlemlerini sağlayan kişidir. Bu bağlamda optometrist, hem bir oftalmolog gibi hem de bir optisyen gibi iş yapma yetkisine sahiptir.
2.1.4 Göz Hekimi (Oftalmolojist veya Oftalmolog)
Türkiye’de Tıp Fakültesi’nden mezun olan hekim, asistan eğitmek ve uzman yetiştirmek üzere yetkilendirilmiş kurumların (Üniversite Tıp Fakülteleri, Gülhane Askeri Tıp Akademileri, Sağlık Bakanlığı Devlet Hastaneleri, SSK Hastaneleri, Vakıf ve Kurum Hastaneleri ) göz hastalıkları ana bilim dallarında ve göz kliniklerinde asistan olarak eğitim alır. Asistanlar bu sürede (eğitim süresi 5yıl) en az bir uzman denetim ve gözetiminde çalışır. Mesleki eğitim süresi ortalama 11-12 yıldır. Tüm gözün ve çevre dokularının sağlık durumu, hastalıklarının tanı ve tedavisi konusunda genel tıp fakültesi eğitimi üzerine ilaveten ilgili dalda özel tıp eğitimi ile ihtisas diploması almış, bu konuda sorumluluğu olan hekimdir. Türkiye’de unvanı; ‘Göz Hastalıkları Uzmanı ve / veya Mütehassısı’ dır.
2.2 Optisyenliğin Tarihsel Gelişimi
Tarih boyunca göz sağlığı ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Görmede oluşan bozukluklar bir hastalık değil refraksiyon1 kusuru olarak karşımıza çıkmaktadır ve gözlük kullanımı ya da cerrahi müdahaleler ile düzeltilebilmektedir. Optisyenlik mesleğininin işlevini daha iyi görebilmek adına refraksiyon kusurlarına ve gözlükle nasıl düzeltilebileceğine kısaca değinmek gerekmektedir.
Emetrop bir gözde sonsuzdan optik eksene paralel olarak gelen ışınlar retinada odaklanır ve görme düzgün bir şekilde sağlanır. Ametrop bir gözde ise sonsuzdan optik eksene paralel olarak gelen ışınlar retina düzlemi dışında bir düzlemde odaklanır ve refraksiyon(kırma) kusuru sonucunda görmede bozukluklar meydana gelmektedir.. Işınların retinanın önünde bir noktaya odaklaması durumuna miyopi, arkasında odaklaması durumuna hipermetropi denirken, ışınların noktasal olarak odaklanamaması durumuna ise astigmatizma denir. (Özer, 2005). Yakını görememeye sebep olan hipermetropi ince kenarlı (dışbükey) mercekler ile, uzağı görememeye sebep olan miyopi ise kalın kenarlı (içbükey) mercekler ile düzeltilebilmektedir. Bu bağlamda görme ile ilgili problemlerin bir bölümü gözlük ile düzeltilebilmekte ve optisyenler için iş alanı aktifliğini korumaktadır. Gelecek yıllarda da gözlük kullanımı devam edeceği için optisyenlik mesleğinin yok olmaya yüz tutmuş mesleklerden biri olmayacağı öngörülmektedir.
Yüksek Öğretim Kurulu’nun 1989 tarihinde üniversitelerde ön lisans seviyesinde optisyenlik programları’nın açılması kararı almasıyla 1992 yılında Sivas Cumhuriyet 33 Üniversitesi bünyesinde ilk optisyenlik programı eğitime başlamıştır. Sivas’tan sonra Muğla, Samsun, Eskişehir, İzmir illerinde de optisyenlik bölümleri açılmıştır. 1992 senesinde başlatılan optisyenlik programı eğitimi sonucunda, 2004 senesine kadar 700 kişi optisyenlik diploması almaya hak kazanmıştır. Ancak, bu mezunlar 12 yıl içerisinde kanunda bir değişiklik yapılmadığı için mesleklerini icra edememişlerdir.
1992 ile 2012 yılları arasında yedi üniversitede optisyenlik programı öğrenci kabul etmiştir.
2012 yılından sonra ise optisyenlik bölümüne olan talep sayısında hızlı bir artış gözlenmiştir. (Kabak ve Özdemir, 2018) Özellikle 2012 yılından sonraki yıllarda birçok üniversitede yeni açılan optisyenlik programları ve mevcut optisyenlik programlarındaki kontenjan artışı ile birlikte öğrenci sayısı artış göstermiş ve mezun sayısı yığılma göstermiştir. Ancak bu artışla birlikte donanımlı optisyen sayısında istenilen başarıya ulaşılamamıştır. Yeterli laboratuvarı, öğretim görevlisi, kaynakları olmayan üniversitelerden mezun olan optisyenler sektör içerisinde başarıyı yakalayamamış ve işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca teknolojideki gelişmelerle birlikte daha önce manuel olarak yapılan birçok iş tam otomatik fokometre2 ile ve tam otomatik cam kesme makineleri ile çok daha kısa bir sürede ve düşük maliyetle yapılabilmektedir. Optik sektördeki bir diğer önemli konu ise zincir optik mağazaların sayısının artışıyla birlikte küçük ölçekli optik mağazaların iş yapma potansiyelinin azalması olmuştur.
2.3 İşsizlik Nedir ve Türleri Nelerdir?
Optisyenlerin yaşadığı işsizlik problemini anlamak için öncelikle işsizlik tanımını ve türlerini incelemek gerekmektedir. İşsizlik tanımını temel olarak iş gücünün değişik biçimlerde istihdama katılamamasından ortaya çıkan bir insan gücü kaybı olarak değerlendirmek mümkündür (Ekin, 2003) TÜİK tarafından kullanılan standart işsizlik tanımı referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsiz kabul edilmektedir.
Literatürde genel olarak 5 kısımda ele alınan işsizlik türleri;
- Friksiyonel İşsizlik
- Yapısal İşsizlik
- Sürekli Durgunluk İşsizliği
- Mevsimsel İşsizlik
- Teknolojik İşsizlik
Bu çalışma kapsamında konu ile alakalı olan işsizlik türleri ele alınacaktır.
2.3.1 Friksiyonel İşsizlik (Geçici İşsizlik)
Kelime anlamı uyuşmazlık olan bu işsizlik türünde, iş gücü piyasasında iş arayan kişilerle işverenin birbirinden habersiz olması veya birbirlerine ulaşamama durumu vardır. İşinden ayrılıp yeni iş arama dönemine giren veya yeni mezun kişilerin iş aradığı dönemde piyasada kendilerine uygun olan işlerle eşleşememesidir. Bu sürecin iş bulmayla sonuçlanacağına inanıldığı için geçici işsizlik olarak ifade edenler de olmaktadır. Bu inanca rağmen friksiyonel işsizlik ile mücadelenin zor olduğu düşünülmektedir. Çünkü bu işsizlik türünde hiçbir zaman
%0 işsizlik oranına ulaşılamamaktadır.
2.3.2 Yapısal İşsizlik
Bu işsizliğin temelinde yetenek uyuşmazlığı problemi vardır. İş piyasasındaki mevcut işlerle işsiz işçilerin yetenekleri uyuşmamaktadır. Friksiyonel işsizlik ile karşılaştırıldığında; yapısal işsizlikte işsiz kişi kendi yeteneğine uygun bir iş bulana kadar işsizliği devam edecektir. Bu süre çok kısa da olabilir çok uzun da, ancak friksiyonel işsizlik genelde geçici olarak görüldüğü için daha kısa süreli olacaktır. Yapısal işsizlik, emek gücünün yapısı, coğrafi farklılıklar, meslek, beceri ve endüstri gibi faktörlerden hareketle emek talebinin genel yapısı arasındaki uyumsuzluk olarak tanımlanabilir. Toplumların yapısında görülen sosyo-ekonomik değişikliklerin, uygulamadaki farklılaşmaların ve trendlerin yapısal işsizliğe yol açtığı söylenebilir (Zaim, 1997) Birçok ülkede yapısal işsizlik ile mücadele için kişilerin yeteneklerini geliştirmeleri veya yeni yetenekler elde etmeleri için eğitim programları düzenlenmektedir. Ülkemizde de belediyeler, gençlik merkezleri, özel ve kamu kurumları mesleki eğitim kursları düzenlemektedir.
2.3.3 Teknolojik İşsizlik
Makineleşmeyle ve teknolojik gelişmelerle birlikte insan emeğine duyan ihtiyacın azalması sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür. Teknolojinin ilerlemesine paralel olarak, işgücünün yerini makine alabilir ve daha verimli yöntemlere geçilebilir (Unay, 1996)Teknolojik cihazlar hem zaman hem maliyet açısından daha avantajlı görüldüğü için işçiye duyulan ihtiyaç azalmaktadır. Teknolojik işsizliğin etkileri tüm ülkelerde görülmesine rağmen az gelişmiş ülkelerde çok daha ciddi boyutlardadır. Teknolojik işsizliğin hacmi de, bir yandan makinenin emeğe ikamesine, diğer yandan işçilerin yeni yöntemleri bilmelerine bağlı olmaktadır (Unay, 1996)
2.3.4 Sürekli Durgunluk İşsizliği
Bu işsizliğin türünün temel sebebi, ekonomik yapıda görülen durgunluktur. Gelişmiş ülkelerde ekonomi zaman zaman, çeşitli nedenlerle durgunluk yaşamaktadır ve bunun sonucunda büyük kitleler halinde işsizlik sorunu yaşanmaktadır. Rakip ülkelerin daha ucuz, daha bol ve daha kârlı üretimi, ticaret koşullarının değişmesi, verimliliğin düşmesine ve ekonomik gerilemeye neden olarak sürekli işsizliği yaratmaktadır (Kocaoğlu, 1997). Gelişmiş ülkelerde sürekli durgunluk işsizliğinin birçok nedeni bulunmaktadır. En önemli nedenlerinden biri, belirli ekonomik dönemlerden sonra, topluma dinamizm kazandıran ekonomik hedefler bakımından amaçsızlık ve nüfus artışının çok yavaş olması sonucu genç nüfus oranının azalmasının neden olduğu cesur girişimcilik eksikliğidir (Kocacık, 2004). Bu koşullar ile birlikte sürekli işsizlik, iş bulma zorluğu ile kitlesel işsizlik sonucu oluşan rekabet, gelir yokluğu ya da azlığı nedenleri ile büyük kentlere yığılmaları ve sosyal patlamaları da beraberinde getirmektedir (Kocaoğlu, 1997).
2.4 Türkiye’de İşsizlik ve Özellikleri
Türkiye’deki işsizliğin birçok nedeni bulunmaktadır; iç göç, nüfus, eğitim olanakları, tarım toplumu olması, ekonomik dalgalanmalar vb. Özellikle kırdan kentlere göçlerle birlikte, nüfus belli illerde yoğunlaşmakta ve iş gücü piyasasında iş arayan işsiz sayısı sürekli artmaktadır. TÜİK araştırmaları 2019 yılı itibariyle Türkiye’deki genç nüfusu (15-24 yaş grubu) 12 milyon
955 bin 672 olarak hesaplamıştır ki bu da toplam nüfusun yaklaşık %16 sına denk gelmektedir. Genç nüfus payının yüksek olması ve bu gençlere istihdam olanaklarının sağlanamaması işsizliği de beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada kapsamındaki işsizliği değerlendirmek açısından; optisyenlik bölümü’nün 2 yıllık bir eğitim sürecinin olması da mezun sayısının artışına sebep olmakta ve ortalama 20 yaşında mezun olan bir optisyen kendine iş gücü piyasasında iş aramaktadır. Yeni açılan optisyenlik bölümleri ve bölümün tercih edilirliğinin yüksek oluşu da mezun sayısını artmasına böylece işsizlik oranının artmasına sebep olmaktadır. Optisyenlerin işsizliği ve istihdam politikalarına yönelik değerlendirmeler ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
- Metodoloji ve Bulgular
3.1 Araştırmanın Amacı
Araştırmanın amacı, optisyenlik bölümü öğrencilerinin “Optisyenlerin istihdam edilmelerine yönelik algılarını ve mevcut politikalar hakkındaki görüşlerini” inceleyip, değerlendirmektir. Araştırmanın verileri anket tekniği ile elde edilmiştir.
3.2 Araştırmanın Kapsam ve Sınırları
Araştırmanın kapsamı mezun optisyenlerin cinsiyet, yaş, mesleki durumu, pozisyonu gibi faktörlere göre incelenmesidir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de var olan Covid-19 salgını, saha araştırmasını engellemiştir. Bu yüzden yüz yüze anket uygulaması yapılamamış, katılımcılardan online olarak anket doldurmaları istenmiştir. Bu durum araştırmanın sınırlılığı olarak görülmektedir.
Araştırmanın evreni optisyenlik mezunu olan, bu alanda iş arayan veya hali hazırda çalışan kişilerden oluşmaktadır.
3.3 Araştırmanın Yöntemi
Anket formları optisyenlik istihdamı ile ilgili literatür taraması yapıldıktan sonra ve bu alanda işsizlik sıkıntısı yaşayan kişilerle görüşülerek, danışman görüşü alınarak hazırlanmıştır. Optisyen işsizliğinin nedenleri, dernek faaliyetlerinin yeterliliği, yasal düzenlemeler ve istihdamın arttırılması için çözüm önerileri ile ilgili sorular düzenlenmiştir.
3.4 Verilerin Toplanması ve Analizi
Araştırmacı tarafından hazırlanan anket soruları SurveyMonkey uygulaması üzerinden online olarak sunulmuştur. Sosyal medyada yer alan optisyenlik sayfalarına anket linki gönderilmiş ve gönüllülük esası ile katılmaları talep edilmiştir. Toplanan veriler, SurveyMonkey uygulamasının kendi tabanında analiz edilmiş ve tablolar elde edilmiştir. Bu veriler demografık özellikler, bağımsız değişkenler açısından karşılaştırma yapılarak değerlendirilmiştir.
3.5 Bulgular
3.5.1 Demografik Veriler
Anketi toplamda 40 kişi yanıtlamıştır. ( 14 Kadın, 26 Erkek) Katılımcılardan
- 18-24 yaş aralığında 13 kişi,
- 25-34 yaş aralığında 13 kişi,
- 35-44 yaş aralığında 9 kişi,
- 45-54 yaş aralığında 4 kişi,
- 55 ve üstü yaş aralığında ise 1 kişi katılmıştır.
Katılımcılardan 25 kişi optisyen olarak çalışan kişilerden oluşmaktadır. Şu anda çalışmakta olan ve daha önce çalışan kişilerin işletmedeki pozisyon dağılımı şöyledir;
- 11 kişi optisyen olarak,
- 12 kişi mesul müdür olarak,
- 7 kişi de satış temsilcisi olarak çalışmıştır.
İş bulma kanalı olarak tanıdık yardımı önemli rol oynamaktadır.
3.5.2.2 Optik Dernekler ve Faaliyetleri
Dernek faaliyetlerine aktif olarak katılıyor musunuz sorusuna %75 oranında hayır cevabı verilmiş. Bir diğer soruda dernek istihdam ile ilgili herhangi bir destek sunuyor mu sorusuna
%82 oranında hayır cevabı verilmiş. Bu iki oran oldukça yüksek olup, meslek birliğinin yeterince sağlanamadığını göstermektedir.
- Üniversitelerin temel olanaklarının yeterli olup olmadığı sorusu yöneltildiğinde eğitim olanaklarının istenilen düzeyde olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.
- Optisyenlerin istihdamına yönelik gelecek ile umutlu olup olmadıkları sorusu yöneltiğinde ağırlıklı olarak, yaklaşık %62 oranıyla umutsuz oldukları sonucu ortaya çıkmıştır.
- Türkiye’ye optometri uygulaması gelmesini ister misiniz sorusu yöneltildiğinde %42 oranında çok istekli oldukları sonucu ortaya çıkmıştır. Optometri uygulamasının gelmesinin mevcut optisyenler için bir iş sıkıntısına sebep olup olmayacağı sorulduğunda ise çekimser bir tablo ortaya çıkmaktadır.
- İstihdamın arttırılmasına yönelik çalışmaların dernek bünyesinde yapılıp yapılmaması ile ilgili soru yöneltildiğinde katılımcıların %70 dernek bünyesinde yapılmasının daha başarılı sonuç vereceğini düşündüklerini ifade etmişlerdir. Bu oran dernekleşmenin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.Optisyenlerin işsizlik problemi yaşadığı yapılan araştırmalar ve bu araştırma sonucu ortaya çıkmaktadır. Bundan sonraki atılması gereken adım bu işsizliği önleyici adımlar atmak ve istihdamın arttırılmasına yönelik politikalar üretmektedir. Bu bağlamda katılımcılar %40 oranında kanunla, bir optik mağazada çalışanların tümüne optisyen olma şartı getirilmesinin başarı sağlayacağı düşüncesindedir. Yaklaşık 7000 optik mağaza olduğu göz önüne alındığında ve bir optikte ortalama 3 kişinin çalıştığı varsayılırsa, yaklaşık 21000 optisyen istihdam edilmesi gerekmektedir. Bu oranlar optisyenlerin işsizlikle mücadelesinde etklili bir yöntem olabilir. Bir diğer çözüm önerisi olarak ise %25 oranında, öğrenci sayısının azaltılması sonucu ortaya çıkmıştır.Bazı katılımcılar ise düşüncelerini şöyle ifade etmektedir;“Kamuda istihdam, öğrenci sayısının azaltılması, nüfus yoğunluğuna göre il ve ilçelerde müessese kotası getirilmelidir. ““Optisyenlere kamuda istihdam olanağı getirilmelidir.” “Mağaza sayısı düzenlenmelidir.”
- Sonuç
Resmi kayıtlarca Türkiye’de 6965 optik müessese bulunmaktadır. Türkiye’de 54 üniversitede Optisyenlik Ön Lisans programı bulunmaktadır. Her geçen yılda artan mezun sayısı, teknolojik gelişmeler, ekonomideki dalgalanmalar ile birlikte, teknolojik işsizlik ve sürekli durgunluk işsizliği ortaya çıkmaktadır. Yıllar içerisindeki optik müessese sayısını incelersek;
- 2010 Yılı Türkiye’de Toplam Optisyenlik Müessese Sayısı: 4917
- 2015 Yılı Türkiye’de Toplam Optisyenlik Müessese Sayısı: 5615
- 2017 Yılı Türkiye’de Toplam Optisyenlik Müessese Sayısı: 6215
olarak karşımıza çıkmaktadır. Yıllar içerisinde müessese sayısında ivmeli bir artış görülmesine rağmen, mezun sayısındaki artışı karşılayabilecek büyüklükte değildir. Optisyenlerin işsizliğinin önlenmesi için mevcut istihdam politikaları yetersizdir ve bunun özellikle dernekler bünyesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda araştırma sonucunda elde edilen veriler üzerinden yola çıkılarak derneklerin yürütebileceği istihdam politikalarına sunulan öneriler olarak;
- Nüfusa göre müessese açılması,
- Belli bir staj süresi sonrasında optisyenlerin kendi optik müesseselerinin açılmasına izin
verilmesi,
- Üniversitelerde kontenjanların azaltılmasına yönelik resmi kurum görüşmelerinin yapılması,
- Üniversitelerin mevcut eğitimlerinin iyileştirilmesine yönelik adımlar atılması,
- İşveren ve iş arayanlar arasında iş bulma kanalları oluşturulması
- Optometri uygulamasının mesleğe vereceği zararın öngörülerek önlemler alınması,
- Mesleki birliğin sağlanmasına yönelik etkinlik, toplantı, sempozyumların düzenlenmesi,
- İnternet üzerinden kontakt lens ve güneş gözlüğü satışının durdurulmasına yönelik çalışmaların yapılması
- Optisyenlerin sağlık çalışanı olduğunun hatırlatılmasına yönelik kamuoyu oluşturularak, mesleğin itibarının arttırılması
kaynak: https://www.optisyenlerbirligi.com/sizdengelenler/issiz-optisyenler-ve-istihdam-arastirmasi/
Son Görüntülenen Ürünler
BASKILI SILME BEZI
MIN SIPARIS 1000 ADETTIR BASKI DETAYLARI ICIN SIPARIS GERCEKLESTIGINDE İLETİŞİME GEÇİLECEKTİR