Silme Bezi
29 Nisan 2023 Cumartesi
Koltuğa iyice yaslanıp, ellerimi göbeğimde birleştirdim. Anlamak isteyen gözlerle Tayfun’a bakıyorum. O da bir hata yaptığını anlamış olmalı ki, sessizce abi, kadın ağlıyordu dedi. Ondan şey ettim.
Şey ettim dediği de bir telefon görüşmesi ile ağlayan kadına başka bir şey bulamayıp gözyaşlarını silsin diye silme bezi uzatması. Hangi birini düzelteyim bilemiyorum.
Bir kere dükkan da kağıt havlu niye yok? Kağıt mendil niye yok? Lens takmak için elini ıslatan biri elini neyle kurulacak? Deste deste ıslak mendiller dükkanın her yerinde hakimiyet sürüyor. Ama kağıt havlu yok.
Üzerinde Arial yazı tipiyle Kofti Optik Muharrem Kofti yazılı ismimin olduğu silme bezini alan kadın arkasını dönerek bezi direk burnuna götürüp hırsla sümkürdü.
Özür dilerim, Özür dilerim..
Niye özür diliyorsa? Benim mendil üzerinde yazılı Muharrem Kofti olduğumu bildiğimden mi? ”Kusura bakmayın isminizi istemeyerek kirlettim mi ” demek istiyor? Yoksa ağlaması ile bizi gereksiz yere meşgul ettiğini mi belirtmek istiyor anlamadım. Ama Tayfun anlamış olmalı ki,
Önemli değil hanımefendi. Siz rahat olun. Su ister misiniz?
Yok yok teşekkür ederim. Birden sinirlerim boşaldı. Her şey ters giderken muhasebeci eyete den emekli olduğumu bildirdi. Beklediğim bir şeydi ama, yine de gözyaşlarıma hakim olamadım. Lütfen bağışlayın.
Lütfen mütfen diyerek apar topar çıkan kadının arkasından baktık bir müddet. Benim bakışlarım kapıdan Tayfun’a yöneldiğinde Tayfun ellerini yana açarak,
Noldu abi dedi. Kızdın mı?
Yoo dedim Niye kızayım?
Bilmem dedi inanamamış bir yüzle. Elinde ki büyük boy silme bezini evirip çevirmekle parmaklarına dolamakla meşgul.
Bu kadın ne aldı ? dedim.
Birşey almadı abi? Vida taktırdı.
İyi dedim. Canımın sıkıldığının farkında. Boynunda asılı duran Optisyen Tayfun Fırtına yazılı telefon askısı gibi duran yaka kartını parmaklarımla bana ver anlamında işaret ettim.
Kafasını eğerek çıkardığı kartı elimle sallayarak Tayfun dedim. Öncelikle sıhhi bir iş yeri işletiyoruz. Bugün tamirciye gitsen orada bile bir kağıt havlu görürsün. Biz de niye yok? Aksıran öksüren ağlayan kimselere birşey bulamayıp gözlük silme bezi nasıl verirsin?
Tayfun, şaşırmış, ”Ne diyorsun abi? ”bakışıyla dinliyor.
Ben çocukken ablamın tekstil atölyesi vardı. Orda artık penyeleri ucu tırtıllı makasla keser, dükkanda müşterilere onları verirdik. Sonra güderiler gelirdi. Onları özel müşteriler için patronun çekmecesinde saklanırdı. Çünkü pahalıydı. . Hatta bir ara o kadar pahalandı ki; biz normal bir güderiyi ikiye böler daha fazla kişiye ulaştırırdık. Organik camlar çıkınca güderi ile silmek zorlaştı. Bir de silerken toplanınca bir cazibesi kalmadı. Bak ne aklıma geldi. Biz de yeni işe başlayan bir çocuk vardı. Bir gün bir müşteri buna güderi var mı ? diyor. Çocuk kapıyı gösteriyor. ”İşte” diyor. Ne yapıyorsun oğlum diye sorduklarında adam, kü deri diyor. Kürtçe kapıyı soruyor demişti. Gül gül öldük.
Bak neler getirdin aklıma? Neyse Şimdi bu mikrofayfırlar var ya.. Tanesi kaç liraya geliyor hesaplamak istemiyorum. Moralim bozuluyor. Ama sadece gözlük camı silindiğini bildiğim zaman keyif alıyorum. Ücretsiz bir hizmet vermenin keyfini alıyorum. Ama bu güne kadar sana söylemek kısmet olmadı. bu bezle ayakkabı silindiğinde, üşengeçlikle tezgah silindiğinde acayip bozuluyorum. Bir daha olmasın.
Sonra elimde salladığım yaka kartını ağzıma götürür gibi yaptım. Derin bir nefes alarak tükürür gibi yaptım. Ama tükürmedim. Bunu gurur meselesi yapıp işi bırakacak potansiyel de gördüğüm Tayfun’a ne hissettiğimi anla diyorum. Benim yıllardır hiç bir leke gelmesin diye titizlikle koruduğum ismim, bir kadının salyalarına boğuldu.
Sonra hızlı bir şekilde kalkarak dükkanın dışına çıktım. Bu iyi oldu, iyi oldu diye içimden geçirdim. Daha bir ay zam mevzusunu ağzına almaz.
Arada böyle nutuklar lazım.
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/silme-bezi/