Esra Beni Eversene!
8 Haziran 2024 Cumartesi
Bazen insana rahat battığı olur.
Aynen benim gibi.
İki dükkan neyine yetmiyor be adam? Ne bakarsın çoluk, çocuğun lafına? Sanki başka bir piyasaymış gibi sen tut, iki sokak ötede üçüncü dükkanı aç. Sonra da kara kara düşün. Eleman, kira, diploma, elektrik, vergi falan derken kafayı yemek üzereyim. Ne diye öylesine hırsa kapıldım bilmem. Ama saf adamız abicim. Kolay dolduruşa geliyorum. Bunu hissetmiş olacak ki, Bir haftadır oğlan gözüme görünmüyor.
Gerçi işlerin böyle bıçak gibi kesileceğini o da bilemezdi. İş olmadığında da gelen müşteriler de bir cins mi oluyor ne?
Reklamlardan görüyorlar herhal, cebine 50 lira koyan gelip güneş gözlüğü istiyor. 100-150 lirası olansa Rayban dan başka bir şeye tenezzül etmiyor.
Tam böyle işsizlikle ilgili çareler ararken, canımın sıkıntısını bekarlığıma veren bilgisayarcı Erol, ”hadi seni evlendirelim ”dedi. Bak işler nasıl açılır?
Güldüm geçtim. Akşamında da Keyf-i Ala’da evlilik programı seyreden Sedo ile Murat hoca’nın dilindeyim.
”Evlensene oğlum sen! Katıl şu evlilik programlarına. İzleyelim bizde. Senden kralını mı bulacak bu programlar?
Boysa boy! Kariyer desen kralı var. Mal, mülk te yerinde. Ben senin yerinde olsam var ya, 5 dakika düşünürsem şerefsizim.”
Akşam eve geldiğim de düşünüyorum. ” Amann, başıma iş mi açacam ya!…”
Öte yandan, ”neden olmasın? ” diyorum.
İşler bozuk. Artık ciddi bir hamle yapmam lazım. Reklam yapabilecek gücüm yok. Dükkanın birini kapatsam, o da çare değil.
Dost var, düşman var.
Yeteneklerimi ölçüyorum. Hiç bir becerim yok. Benden bir cacık olmaz.
Bu evlilik programı ile..
Yok canım. El alemi kendimize güldürmeyelim.
”Ne ilgisi var abicim diyorum” kendi kendime.
-54 yaşındayım. Üç dükkanım var. En iyi bildiğim konu gözlük. Eee, tezgahtar adamız, icabında. İyi-kötü ağzımızda laf yapar. Habire gözlük mevzusu açıp, sözü Burçak optiğe getirmekte var. Bundan iyi reklam mı olur? Hem bakarsın, hakkaten zengin birini bulurum.
Ama oğlum var. Burçak kabul etmez böyle bir şeyi.
-Burçak mı kabul etmeyecek? Sen ona paranın ucunu göster yeter. Bir dükkanda ona aç. Rızası önemli. Yoksa telefon açıp, bizi rezil etmesin orda.
Sabaha kadar bu şekilde düşünüp durdum. Ertesi gün ilk iş telefonla programı aradım. Bir hafta içinde de Esra Erol’un karşısındaydım.
Harun Çekikgöz
54 yaşında. Üç dükkan, Bir tarla, Dört ev, İki araba sahibi, 22 yaşında erkek cocuğu var. Sevgi ve saygıya dayalı, dostluğa önem veren, zevk sahibi, kendi ayakları üzerinde durabilen 25 ile 65 yaş arası bir bayanla evlenmek istiyor diye takdim edildim.
-Bu yaş aralığı niye bu kadar geniş? Diye sordu Esra hanım.
-Ben her yaşla anlaşabilen bir yapıya sahibim
gibi bir şey söyledim.
Tabii, asıl derdim, zengin ve yaşlı biri ile mantık evliliği. Olur ya, genç ve güzel birini de yakalarsam en azından bir aşk evliliği yaparım diye düşünüyorum. Biri olmazsa, diğeri..
Bir sürü talibim çıktı. Ama kolay kolay beğenmemeye çalışıyorum. Ne kadar gündemde kalırsam o kadar iyi. Beraber çay içtiğimiz kadınların hesabı yok. Bir haftalık- On beş günlük flört lerimiz de oluyor. Her flörtte benden hediye bir gözlük te karşı tarafa gidiyor. Ama olsun. İlk başlarda ki utangaçlığım da kalmadı. Bütün bunlara katlanmama sebep olan dükkanlarda iş patlaması oldu.
Her gün tv’deyim. Ben haftanın 5 günü İstanbul stüdyolarındayım. işler bir açıldı, sormayın. Yeni elemanlar aldık. Müşterilerimizden telefon açıp akıl verenler var.
O Almacı kadın sana yaramaz Harun bey evladım. Sen o Ankaralıya bir şansa daha ver.
Harun abi, ya seni çok seviyoruz. Bak şimdi dükkandayız. O muhasebeci ablayı sana çok yakıştırdık.
Harun bey, bizi hatırlarsınız. Geçen sene çiçekli bir gözlük almıştık ya… Annem diyor ki, o Azeri, kadından size hayır gelmez. Onun gözü yükseklerde. Orada oturan o dahiliyeci doktor kadın çok hanım hanımcık…
Ben de böyle bir şey bekliyorum ama, gelmiyor ki. Bir tane bile göz doktoru bir kadın katılmadı ki, kapalım hemen. Üstte muayene, altta dükkan. Ondan sonra istediği kadar Optometri gelsin. Vazgeçtim göz doktorundan eczacı bilem yok. En azından güç birliği yapardık..
7,5 aydır tv’de görünüyorum. Artık kendi çapında şöhretli sayılırım. Dükkanın yolunu unuttum. İtiraf edeyim. Artık dükkan mükkanda pek umurumda değil. Gittiğimde de çabuk sıkılıyorum. O spotları, o ortamı özlüyorum. Bir iki reklam filminde oynadım. Evlilik programlarını konu alan ”Kızım seni Ali’ye vereyim mi? ” diye yeni bir diziden teklif aldım.
Evliliği de unuttum.
Bu tür programlara çıkmayı ayıp ve alçaltıcı bir şey olarak gören ben için şimdi hayat sahne, spotlar, alkışlar, polemikler den ibaret.
Nasıl? Beni mi çağırıyorlar? Geldim! Geldim!
Sahne 4! Motor!
BAŞLA!
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/esra-beni-eversene/
Son Görüntülenen Ürünler